Sinan Yağmur Sözleri
" Allah seni, bizi ve tüm asil ihvanımızı doğru yola ulaştırsın.Seni, bizi ve tüm kardeşlerimizi hidayet yoluna kavuştursun. Muhakkak ki O kullarına çok merhamet edendir."Sen bana bir ömür uzakta olsan da ben bir nefes kadar yakınındayım. Sen olmasan da sensizlikte seninle soluk alıyor olacağım....Sadece yaşamak ve görmek istiyorum.
Şems-i Tebrizi"Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim. Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi?" ~Şems-i Tebrizi~
Kimi sevsem , gönlüm kimin gönlüne konsa, zannediyorum ki onu da yitireceğim. Kalbimden değil, nazarımdan korkar oldum.
EmelEmeller çoğaldıkça,elemler de artar.
Şükür, Allah’ın nimetleri ile Allah’a isyan etmemektir.
Aşk kutsaldır; kirli gönüllerde yuva yapmaz!
TasavvufNe var ki insanlar aşkın hakiki tadına, Allah'ın Cemal, Vedud, Latif isimlerini olduğu kadar, Mütekebbir, Aziz, Cebbar, Kahhar ve Celal isimlerini de tecrübe ettiklerinde varabilirler.. Kalbimizin tam kapasitesine varmak, kendi kıymetimizi ölçmek için insanlar bütün esmayı kucaklamalı, dünyaya inmeli ve hemcinslerinin arasına girmeli; keder, keşmekeş, üzüntü, mücadele ile yüz yüze gelmelidirler.. İki elle yaratılmış olan mahlûktan murat budur.. İnsan kendisini Cemal ve Celal sıfatlarının arasında bulur..
''İnsanlar üç sınıftır Celaleddin. Birinci sınıf muhabbet değneğiyle dövülmüş ve şevk kılıcıyla maktul olmuşlardır. Bunlar, Allah'ın kapısında oturup ihsan beklerler. İkinci sınıf tevbe değneğiyle dövülmüş ve pişmanlık kılıcıyla maktul olmuşlardır. Bunlar da O'nun kapısında oturup affı beklerler. Üçüncü sınıf ise gaflet değneğiyle dövülmüş ve şehvet kılıcıyla maktul olmuşlardır. Bunlar da O'nun kapısında oturup cezayı beklerler.''
Mezar taşında üç harf... Üç harf yürekleri aşk ile dağlayan... Üç harf: Ha, Mim, Şin. Üç sır: Aşk, sükut, vuslat. Üç ateş: Nàr, har, hamuş. Ha: Hallac, Mim: Mevlana, Şin: Şems... Hamuştu onlar. En Sevgiliye sevdalıydılar. Aşkın uzun yol arkadaşları. Tüm kötülükleri güzellikle savuşturanlar, susanlar, iyilik kardeşleri, aşka namzet secde kardeşleri, susayanlar, ölüm sözcüğünü aşkın soluğundan içenler... Aşkın "Hızır"ları..
"Zayıf yaratılması bir güçtür aslında insan için. Zayıf yaratılmasaydı insan, aczini anlar mıydı? Zayıf yaratılmasaydı insan, Allah'ı arar mıydı? Zayıf yaratılmasaydı insan, yardımın ne anlamı kalırdı? Zayıf yaratılmasaydı insan, erdemin değeri kalır mıydı? Zayıflığımızı bilince kendimizi tanımamızın yolu da açılmış oluyor."
Kalpteki gerçek, dışarıdaki gerçeğe uymuyorsa ya kalp kirlidir ya da dışarısı. Hayatımız başkalarının başarılarına hayran hayran bakmakla, bunları ballandıra ballandıra anlatmakla geçiyor. Başkalarında kendimizi bulmaya çalışırken hiç kimse kendisi olamıyor. Durum böyle olunca insan çift kişilikli tek kimlikli bir canlı gibi gözüküyor.
Arıyoruz: anlayış, sevmek, sevilmek, anlaşılmak, olduğumuz gibi görünmek, aldatılmamak, insaf, izan, insan. Evet, insanlığımızı arıyoruz. Içselliğimizin güzelliğini keşfetmek istiyoruz. Av değil, avcı hiç değil sadece aşk istiyoruz. Aşk!
Düşüncelerinize dikkat etmeniz lazım. Cünkü düşünceler kelimelere dönüşür; kelimelerden fikirlere, fikirlerden fiilere, fiilerden alışkanlıklara, oradan da karaktere dönüşürler. Karakterlerinize dikkat ediniz, alın yazınıza dönüşürler.
Yiğit olan kişi sıkıntılı halinde hoş ve kederli iken mutlu olmasını bilen kişidir; zira muratlar, muratsızlık içinde gizlidir. Umutsuzluğunda nice umutlar vardır ama hemen kaygılanmak asıl umutsuzluktur.
İnsan bir garip yalandır kendine, başkasının alacakaranlığında kendi ışığını arar durur.
"Sevmek bir imtihandır. Sevdiğinden mahrum kalmak ise apayrı bir imtihan."
Gönlün sesini sadece gönül duyar. Bize can kulağını ver. Ten kulağı gerekmez.
"Anne, toplumun can damarına soluk veren asıl imparatorluktur aslında."
Rabbimi sevdama şahit tutup gidiyorum, seni, sevdamı en güzele emanet ederek...
Farsçada Mev: Yokluk, Arapçada Là: Yokluk ve Türkçede Na: Yokluk demektir.
"Bildikleriyle amel eden kimseye Allah bilmediklerini de lütfeder."
Her şey insanoğluna feda iken, insanoğlu ise kendine cefa olmuştur.
ÖzlemekBir yüzü özlemiyorsan uykunun ölüm tarafını öpmüşsün demektir.
Adem Havva'sını buldu Arafat'ta. Benimse her yolum çıkar Araf'a.
Her birinin kendine göre bir hikâyesi var. Ölü hikâyeler.
Gözler yaşarmadıkça gönüllerde gökkuşağı oluşmaz.
Kurulur aşk sofrası, muhabbet alana afiyet olsun.
Şems-i Tebrizi"Oldum olası iğrenç siyasetlerden tiksindim... Allah belayı hak edene, velayeti seçtiğine verir. Siz sözde mücahitlik yapıyorsunuz. Yazıklar olsun size. Kanım aşka helâl, size haram olsun. Hasan Sabbah'ın çocukları, ne farkınız var Yezid'in sırtlanlarından? Üzerinizdeki abadan, elinizdeki asadan utanın!" •Şems-i Tebrizi•
Dünyanın kendi bileceği iş! Nefsi azdırsın mı, yoksa kalbi yüceltsin mi? Bu sorunun cevabı 'insan' bilebilir diyor, dünya! Insan bilir kim olduğunu! Kalbinde taşıdığı emaneti... Ve Yüce Allah'ı...
Aşığa imkânsızlık yoktur. Iman ve aşk en büyük imkândır. Hiçbir imkân, imanı ve aşkı yaratmaz, ancak iman ve aşk sınırsız imkân yaratır.
MevlanaŞems hem canı,hem cananı olur Mevlâna'nın. Müridi ve mürşidi.Aslında bereketin taşkını bu çoğullukta. Kim âşık kim maşuk ,bu kavuşmada belli degildir. Ne gam ! Aşktır aralarındaki .Zamanın, mekânın ve cinsiyetin sınırlarını çoktan aşmış,bu aşkınlıkla aşkın kaynağına dayanmış ,küstah nazarlarca kavranması mümkün olmayan bir aşk. Anlamayanlar da anlayışsızlıklarında mazur, nereden anlasınlar ki
Söyleyemediklerimiz söyleyemediklerimizden daha fazlaydı sanki titrekti ellerimiz. Belki boğuk çıkıyordu sesimiz ama asla çaresiz degildik ki çünkü Peygamber'in ehl-i beytiydik biz.
Arafta kalmak yakışmaz söz verene. Kitap söz. Kitap mürşid. Kitap açıklayan. Kitap uyaran. Kitap hikmet. Kitap çağrı. Kitap zikir. Bir kitap olarak indi sözün en güzeli. Söz kulluk. Söz sürgün. Söz aşka yolculuk. Söz cennet. Söz amenna. Söz.
Islâm, garip başladı. Ve (günün birinde) tekrar başladığı gibi garip kalacaktır. Ne mutlu o gariplere! Hz. Muhammed (s.a.v.)
Bu topraklar hiç kimsenin değil ki! Allah'ın malıdır. İnsanlar toprağın içinde tohum, üstünde misafirdir.
Kör kuyulara atılmasaydım , bütün karanlığına rağmen nasıl görecektin güneşi...
Ey sırlara sırlanmış yabancı! Nasıl bir ateşsin sen, sana doğru adım atanın semaya yükseliyor dumanı. Yoksa sen ruhlarda ölümcül yaralar açmaya gelen misin ? Aşkın kılıcını kınından çıkardın da mı geldin ? O kılıçlar, yedi gecenin adına senin omzuna mı vurulacak ? Karanlıkları kanınla yırtmaya mı geldin yabancı ?
"Ah insan! Birbirimizin arkasından konuşana kadar, birbirimize hakaret edene kadar, sevgi ile bakışarak birbirimize söyleyecek güzel sözlerimiz kalmadı mı? Ey insan! Ey yitik insan! Birbirimizin hatasını kollamaya harcadığımız emeği, birbirimizi düzeltmeye, anlamaya, kucaklamaya emek harcayacak kadar da mı erdeminiz yok! "
Susmak göğünde göç eden kırlangıçlarla birlikte bilmediğin bir ülkeye kanat çırpmak değil mi?
Bazen binlerce insan arasında sadece birini beklersin. Bazen de bir insanda binlercesinin acısını cekersin.
“Aşk vadisinde hiçbir nişane hiçbir iz yoksa üzülmemeli; çünkü Hakk’ın lûtfuyla bazen umutsuzluktan bile umutlar doğar. Ey gönül sakın umutsuzluğa düşme! Allah’tan umudunu kesme ki bazen can bahçesinde sögüt ağacının dalı bile hurma verir.” Hz. Mevlana
"Her insan kendine bir mecal değil, bir mealdir."
" Sevdikçe bölünüp daralmaz gönül, tam tersine; sevdikçe gelişir, genişler. Sevdikçe sınırını aşarsın gönül yurdunun."
"Zulme sabreden zalime sultan olur."
Sinan Yağmur sözleri ve alıntıları facebook, twitter, pinterest yada instagram gibi popüler sosyal paylaşım sitelerinde paylaşarak ruh halinizi ve düşüncelerinizi etkili bir şekilde yansıtabilirsiniz. kapak-sozler.blogspot.com
Yorum Gönder
1. İçerik konusuyla alakalı olmasına özen gösterin.
2. Aktif link bırakmayın. (Hemen silinir!)
3. Yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın lütfen.